Yıl 1963’dür. Edward N. Lorenz adında bir bilim insanı “Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir” der ama kimse bir şey anlamaz. “Ne diyor bu herif” falan diye çıkışırlar. Adam apar topar fikrini açıklamaya çalışır. “Küçük bir kelebeğin kanat çırpması anında ortaya çıkarttığı rüzgâr kasırga oluşturmaz ama oluşmuş kasırgaya yön verebilir” der ve matematiksel hesaplamalarla teorisini ispata çalışır… Nitekim zorda olsa bilim dünyasında kabul görür teorisi. Küçücük bir kelebeğin kanat çırpmasıyla oluşturduğu rüzgârın atmosferde daha önce oluşan kasırganın yolunu değiştirebilecek güce sahip olabileceğini, bu türden küçük etkilerin değişiklikler yaratarak başka bir yerde oluşabilecek kasırganın oluşumunu geciktirebileceği gibi aynı kasırgayı hızlandırabileceği veya hatta önleyebileceğini tüm dünyaya bilimsel metotlarla anlatmıştır. Deneyler yapmış ve yaptığı deneyler sırasında olan olayların çizelgelerinin birçok kişi tarafından kelebeğe benzetilmesi nedeniyle de kelebek etkisi adını almıştır.
“Bunun bizlerle ne alakası var kardeşim?” diye sorabilirsiniz ki, haklısınız. Durduk yere neden bunları anlatıyor olabilirim?
Aslında konu tam da bizim toplumumuzla ilgili. Neden mi? Çünkü biz toplum olarak balık hafızalıyız. Gerek ülkenin genel gündemi, gerekse birey olarak kendi gündemimiz o kadar yoğunki, bir hafta önce yaşananları hemen unutuveriyoruz. Önemli dediğimiz olayın sıcağı sönmeden başkaca ve sımsıcak haberlerle karşı karşıya kalabiliyoruz. Derken bir diğeri, öbürü, falan filan… Sonra bir bakıyoruz gündem nerelere gitmiş… Böyle olunca dakelebek etkisi teorisi bizim toplum için aslında önemli hale gelmiş oluyor. Yaşamın her alanında karşılaştığımız ve büyük olarak nitelendirdiğimiz sonuçların derinine inildiği vakit, geçmişçe küçük bir dokunuşun yada dokunulmayışın var olduğu görebiliriz. Mesela ünlü bir sinema sanatçısının geçmişte tesadüfen fark edilmesi yada zamanında okuduğu kitabın etkisinde kalan birinin hayatının bu gün bambaşka bir yöne evrilmesi veya bir spor müsabakasında hakemin aslında önemsiz görerek çalmadığı veya çaldığı bir düdüğün o anki sonuçlarının sonradan koca bir sezona mal olacak olması kelebek etkisinin ta kendisidir. Görüldüğü gibi hayatın her anında aslında kelebek etkisiyle başbaşayız. Bu yüzden hayretlerle karşıladığımız bazen mutluluktan havalara uçtuğumuz bazen ise üzüldüğümüz olayların tamamının aslında kelebek etkisinin bir sonucu olduğunu hatırlatmak istedim.
Haftaya görüşmek üzere…