İlk tanıştığım kişilerin sordukları klasik sorudur “Memleket nere?” sorusu. İlginç bir şekilde, “Antalya” diye cevap verdiğimde takip eden soru ise “Asıl memleket nere?” şeklindedir.
Kaleiçi’nde doğan, Atatürk İlkokulu’nda okuyan, Antalya Lisesi’nden mezun olan bir kişiye sorulabilecek en saçma sorulardan birisidir bu. Ancak, artık Antalya çocukluğumun geçtiği o küçük şirin Anadolu şehri olmadığı için, insanların birbirlerine Antalya’ya nerelerden göçtüklerini sormasından doğal bir şey olamaz. Günümüzde farklı ülkelerden de göç alan bir metropole dönüşen kentin bazı bölgelerinde Türkçe koşuşacağımız insanlar bulmakta bile zorluk çekiyoruz.
Bir şehrin son 30 yılda oldukça büyüyüp bir cazibe merkezi haline gelmesi ülke ekonomisi açısından faydalı olsa da, gerek tarımın gerekse turizmin başkenti kabul edilen Antalya’nın hızlı gelişim sürecinin kent yaşamını nasıl etkilediği nedense ulusal gündemi çok fazla meşgul etmiyor.
Oysa ki, bu şehrin bir evladı olarak sormak istediğim çok fazla soru var:
Kentin altyapısı ve üstyapısı şehrin hızlı büyümesine ayak uydurabilmiş midir mesela? Ya da, kentte trafik sorunu olmadığını söyleyebilir miyiz? Üç büyük şehirden Antalya’ya uzanan otoban ve hızlı tren projeleri neden sadece seçim dönemlerinde konuşulur? Şehir depreme ne kadar hazırdır? Son yağmur felaketi ulusal basında ne kadar haber olabilmiştir?
Sorular bitmez, cevaplar gelir mi bilinmez. Ancak bu şehre gönül veren birisi olarak bu köşede Antalya’ya dair yazmaya çalışacağım.
Sevgiyle Kalın…