Antalya deyince ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan insanların ilk aklına gelen şey ‘tatil’ oluyor, ya da turizm ile ilgili diğer kavramlar; ‘deniz’, ‘sıcak hava’, ‘Alanya’ ve ‘Kemer’ gibi! Biraz zorlarsanız akıllara ‘Altın Portakal’, ‘Aspendos’, ‘Kaleiçi’ ve ‘Saklıkent’ gibi şeyler de gelebilir ancak kent sakinleri dışında kimsenin aklına ‘trafik keşmekeşi’, ‘deprem riski’, ‘sel felaketleri’ gelmez mesela. Hatta bu sıkıntılar ulusal basına da tam anlamıyla yansımaz bile nedense.
Kasım ayında denize giren turistler kadar ulusal basının ilgisini çekmez mesela ülkenin 5. büyük kentinde yağan yağmurlarda altgeçitte arabasının içinde boğulan zavallı vatandaş! Ya da her seçimde gündeme gelen hızlı tren projesinin akıbeti nedense hiçbir zaman sorgulanmaz… Bırakın treni, şehir bir türlü üç büyük şehre otobanla bağlanamaz, çevre yolları bağlantıları bir türlü bitmez, Çubuk Beli tüneli senelerdir şantiye halindedir, ne zaman açılacağı bilinmez.
Seçim vaatlerine bakıyorum mesela,her aday farklı bir Antalya sunuyor bize. Aynı partiden büyükşehir ve merkez ilçe başkan adaylarının projelerinde dahi bir bütünlük göremiyorum. Onlarca hatta yüzlerce vaatte bulunan adaylar var ancak vaatlerin ne kadarı gerçekten kentin mevcut durumu ve geleceği ile bütünleşik, sürdürülebilir projeler olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Oysa ki kent sakini olarak beklediklerim daha yaşanabilir bir şehir olma yolunda mevcut eksiklerin tespit edilip kalıcı düzenlemeler ile öncelikle alt ve üst yapı sıkıntılarının çözülmesinden ibaret. Kentin sorunları, oy kaygısı ile belirlenen popülist vaatlerden çok daha önemli. Ancak o sorunlar aşıldıktan sonra kente değer katabilecek her türlü proje kente değer katabilir.
Degerli hocam, ben öğrencinizim öncelikle selam ve saygılarımı sunuyorum.Öne sürülen projelerin kent kültürüne,kent kimliĝine ve kent vizyonuna da uygun olması gerekir.Antalya her kafanın estigince çivi çakılacak çenel tahtası deĝildir.